Çoğu zaman bir konu hakkında konuşurken bile
”hayal dünyasında yaşama” gibi terimler kullanırken bazı hayaller bazı yerlerde
gerçekleşiyor ve mutluluk sebebi oluyor. Peki hayal kurmaktan mı çekiniyoruz
yoksa kurduğumuz bu hayalleri ifade etmekten mi utanıyoruz? İşte tüm bu
soruların cevabını Semih Yalman ile yaptığımız röportajımızda bulacaksınız.
Hayal
kurmak sizce neden bu kadar önemli?
Hayal insanoğlunun hem fiziki hem de ruhani evrimi için ona
yaratıcı tarafından bahşedilen bir meleke. İnsan dünyadaki var oluşunun
sebebini hayallerini izleyerek bulabilir. Hayal esnasında birçok hormon
salgılanarak insanı birçok parametrede ileri götürmekte. Temelde mutluluk
peşinde koşan insan bu mutluluğu hayallerinde yaptığı gelişim sonucunda elde
edebilir. Küçük bir çocuk %98 hayal kapasitesine sahipken üniversite birinci
sınıfta bu oran ülkemizde ne yazık ki %2 düşmekte. İnovasyon, üretim, girişim gibi
hayale bağlı birçok ekonomik, politik, akademik ve bilimsel tetikler için hayal
sağlığı çok çok önemli. Bireysel ve toplumsal gelişim ise tüketim ile değil
üretim ile mümkün. Burada bu üretim zenginliğini oluşturacak ve korku denilen
kelepçeden bizi serbest kılacak hayal.
Hayal
kurmanın bu derece önemli olduğunu ne zaman anladınız?
Çocukluğumdan beri hayal benim için çok önemli. Ancak ilk
olarak felsefe okurken bir devletin var oluşunun temelinde içinde hayal
kelimesi geçen bir cümlenin oluşu çok dikkatimi çekmişti. American Dream halen
bugün tüm ABD ekonomisinin, toplum yapısının, umutların barındığı bir devlet
felsefesi. Daha sonraları kalıplardan arınan insan ve kurum yapılarının hayal
gücü ve etkileşimine önem vermesi sonucunda elde ettiği konumlar dikkatimi
çekti. Einstein, Jobs, Google, TED.. Türkiye’de ise buraya tek koyabileceğim
isim sadece Atatürk. %50’si 35 yaş altında olan bir genç memleketten bir sürü
dünya ismi çıkmaması tuhafıma gitti.
İnsanların hayallerini gerçekleştirmeye nasıl karar verdiniz? Bu
yola çıkmanızdaki en büyük etken nedir?
Üniversite kulüpleri tarafından konuşmalar yapmak üzere davet
ediliyordum. Ancak her konuşma sonrası yaptığım sohbetlerde aslında onların
beni değil benim onları dinlemem gerekiyor hatta anlattıklarını yaymam lazım
diyordum. Nasıl yaparım da onları önce kendilerini sonra birbirlerini ve
nihayetinde bizim onları duymamızı sağlarım diye düşünürken o zamanki Işık
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nafiye Kıyak hocanın odasında bir araştırmada
%98’lik hayal kapasitesi olan bir ana okulu çocuğunun üniversite birinci
sınıfta %’2lik bir oran ile baş başa kaldığı gerçeğini okudum. İki çocuk babası
olup onlara en önemli bırakacağı mirasın çoklu bir sorgu yapısı olması
gerektiğine inanan benim harekete geçmem için bu veri yeterli oldu. Ezgi Utan
adlı öğrencimin ben Türkiye’yi dolaşmak istiyorum, hayalimde böyle bir iş
yapmak var demesiyle de dreamstalk u beraber oluşturduk ve yollara koyulduk.
Dünyanın pek çok yerini gördünüz peki ya Türkiye, Türkiye‘de
hayal kurma oranımız çok mu kısıtlı?
Şu kadarını söyleyeyim. Hayal kurmak, hayalperest olmak
Türkiye’de adeta ayıp. Bu, aileden başlıyor, sonrası okul ve iş yerine kadar
devam ediyor. Birçok şirket halen pederşahi yönetiliyor. Korku ve disiplin ile.
Disiplin insanın kendi üretiminde gizlidir. Korku ise artık aydınlanma çağında
olduğumuzu ilan eden birçok din, felsefe, akım tarafından tarihe gömülüp
sevgiye yerini bıraktı bile. Hayal kırıklığı tümcesinin hakim olarak hayal
kelimesinin kullanıldığı bu ülkede hayal kelimesi çok daha engin ve olumlu
içerikleri hak ediyor. Ancak burada Dreamstalk gibi platformlara, hayal etmeyi
cezalandırmayıp alkışlayan kurumlara, çocuklarını hayalperest olmak ile
suçlayan değil onları ödüllendiren anne babalara ihtiyaç var. Bakınız halen
ulaştığımız çocuklarda büyük bir yüzde bana hiç hayalimi soran olmadı ya da
benim en büyük hayalim siz bir sene sonra geldiğinizde bu sahnede hayalimi
bulup anlatmak diyor.
Sizce toplum olarak hayal kurmuyor muyuz yoksa kurduğumuz
hayallerden bahsetmeye mi utanıyoruz?
Önce ayıplanıyor ve saygı duyulmadığımız için bu melekeden
vazgeçiriliyoruz. Saygı görmeyeceğimizi düşünüyoruz. Hayal kurma melekesini
istemek, tutku duymak, sahip olmak gibi kavramlar ile karıştırıyoruz. Hayali
hak etmeye çalışmıyor korkularımıza teslim oluyoruz. Hayali hak etmek lazım.
Ayrıca hayallerinden uzak bir toplumu, kitleyi, sınıfı yönetmek çok kolay. Bu
da özellikle kurumsallıktan uzak birçok şirketimizin işine geliyor. Bir sorun
Allah aşkına, hangi kurumun içinde çalışanlar kurumun değerleri ile değil kendi
değerleri ile var olabiliyorlar? Neden kurumun değerlerine biyad etmek zorunda
insanlar. Kendi öz değerleri ile daha fazla üretmezler mi? Biz hayal etmekten
vazgeçiriliyoruz.
Hayallerin gerçekleştirilmesinde yaş faktörü için ne dersiniz? Sizce
de en büyük düşman ertelemek mi?
Yaş aldıkça zaten bu meleke yozlaşıyor. Hayat sebebinden
uzaklaşılıyor. En büyük düşman korku. Millet ne der? Neleri kaybederim?
Rahatlık çemberim bozulur? Sonuç, insan=koyun. O zaman güdülürüz.
Dreamstalk’dan
bahsedebilir miyiz?
Dreamstalk soyut bir iş yapmasına rağmen çok
somut çıktıları olan bir platform.
3 yıl
içerisinde Türkiye’de 50 üniversitede hayal seminerleri yapmışız.
5 milyon gence ulaşmışız.
30 bin hayal dinlemişiz.
35 bin kişi ile etkileşim içerisine girmişiz.
18 tane üniversitede kulüp kurulmasına vesile olmuşuz.
3000 tane gönüllümüz var.
500 tane hayal gerçekleştirmişiz.
150 tane gencimize hayal etmeleri ve hayallerini projelendirmeleri için hayal
koçluğu aldırmışız.
Kurumlarda çalışanların hayallerini dinleyip kurum değerleri ve vizyonları ile
ne denli örtüşen yapıda olduklarının analizlerini yapmışız.
İçinde yetenek ve projelerin barındığı muazzam bir data bank oluşturmuşuz
Hayal akademisi adı altında Harran Üniversitesi’nde seçmeli bir akademi
açmışız.
Hayal etmenin algoritmasını içeren Eylül 2016’da yayınlanacak bir kişisel
gelişim kitabı yazmışız.
Ayrıca bu sonbahar;
burningman’e benzer bir hayal festivali yapıyor olacağız kulüpler ile birlikte.
Üniversitelerde çekilecek ve hayal sahipleri ile hayali gerçekleştirecekleri
buluşturan bir TV programı yayına girecek.
Liselerde konu vererek Ar-Ge çalışması yapacağımız hayal haftaları yapıyor
olacağız.Tüm bunları tek tük sponsor, aldığımız krediler ve kendi
birikimlerimizi koyarak yapan bir ekibiz. Ezgi Utan, Kevin Sezer, Günsu Sarı
benim Koç Üniversitesi’nden öğrencilerimdi. Şimdi birlikte çalışıyoruz. Koç
Üniversitesi dahil yaptığımız işe el veren akademik bir kurum yok. Ne de bize
inanıp gelin biz size destek olalım diyerek bizimle hayal kuracak bir
kurum. Ancak bakınız Einstein, Jobs, Curie hepsi zaten 9 köyden kovulmuş
hayalleri uğrunda giderken. Bizler bu konuyu sadece Türkiye’de değil Dünyada
aynı TED, WEF gibi yapmaya ve yaygınlaştırmaya kararlıyız. Bize sorduklarında
ne iş yapıyorsun diye bizler hayal peşinde koşuyoruz… Ancak bu hayallerini
dinlediğimiz ve gerçekleştirdiğimiz çocukların hayatlarına gelip bir baksınlar.
Esas somut ve zenginlik orada.
Dreamstalk olarak bugüne kadar kaç hayal dinlediniz? Kaçını
gerçekleştirme imkanı oldu?
30 bin hayal dinledik. 500 hayale sadece gücümüz yetti. Destek
olsa arkamızda yarısından fazlası gerçek olabilir halbuki.
Şuana
kadar dinlediğiniz hayaller arasında sizi en derinden etkileyen hangisi?
Bize basit gibi geliyor ama Urfa’da bir köyde 10 yaşında olan
Kadriye’nin hayali beni en derinden etkiledi. Kadriye benim hayalim pizza yemek
dedi. Ve onun sayesinde ve Eataly’den Cen Akın‘ın biz yardım ederiz demesiyle
orada 400 çocuk pizza yedi ve biz gidiyoruz diye birçok başka kuruluştan
hediyeler aldı.
İş
hayatında başarılı olmak için hayal kurmanın önemi nedir?
Buna ben cevap vermeyeyim. Bunun cevabı zaten ortada. On binlerce dolar vererek
getirilen ve dinlemek için sıra beklediğimiz konuşmacılar sadece
hayalperestler. Biyografilerini okuduğumuz kişiler de hayalperestler. Hayaliniz
kadarsınız bu dünyada.. ne diploma, ne para, ne okul… hayaliniz oluyorsunuz
nihayetinde. Muhammed Ali şöyle demiş; ”eğer hayalleriniz sizi korkutmuyorsa
yeterince büyük değil.” Bizler hayal etmediğimiz sürece korkuya, kalıplara
yenik düşüyoruz. Bunun sonucunda yeniyi üretmek, keşfetmek yerine taklit etmek,
kopya çekmek, risk almamak benzeri bir toplum olarak yaşıyoruz.