Geçtiğimiz aylarda Yahoo’nun kadın CEO’su Marissa Mayer’in ikinci kez hamile olduğunu açıklaması ile "Annelik Mesaisi” gündeme oturdu. Mayer, bu sefer ikiz bebeklerini bekliyordu ve Yahoo gibi bir şirketin tepe koltuğu doğum izni ile ne kadar boş bırakılabilecekti? Gündem bu sorularla meşgulken Mayer cevap verdi; birkaç haftalık izinden sonra işine hemen geri dönecekti!
Tabii Mayer’in cevabı başka gündemleri de beraberinde getirdi… Bu kadar kısa süreli izin bir çocuğun sağlıklı bir evre geçirmesi için yeterli miydi? Üst düzey bir yöneticinin daha da önemlisi bir annenin tercih yapmak zorunda kalması ya da bırakılması…
Bu arada belirtmek gerekebilir Amerika,
Liberya ve Papua Yeni Gine gibi ücretli doğum izni olmayan ülkelerden biri…
Bazı eyaletlerde yerel yasalara göre düzenlenmiş haklar var…Ayrıca bazı
şirketler kendi iç düzenlemeleriyle bu hakkı tanımış.
Kadının hatta bir annenin iş hayatındaki
yeri gibi derin bir konu tartışıla dururken dönüp bizde durumun nasıl olduğunu
şöyle bir gözden geçirdim… Asla pozitif ayrımcılık ya da kadın-erkek ayrımına
girecek detaylar değil niyetim. Böyle ayrıştırmaları da sevmiyorum…
Farklı bir değerlendirme için bu yazıyı
kaleme aldım…
Anne olan çalışanlar bilirler "Annelik
mesaisi” diye bir kavram vardır. Ben de ne anlama geldiğini kızım doğunca
anlamıştım. Çok kısa tuttuğum doğum iznimi, hemen full time çalışma şekline
döndürmüştüm bile. Tabii tüm çalışan annelerin hissettiği o büyük suçluluk
duygusuyla birlikte… Hiç tanımadığı birine çocuğunu bırakma endişesi ve iş
operasyonlarının yoğunluğu bir araya gelmiş ve ben kendimi büyük bir
koşuşturmanın içerisinde bulmuştum bile…
Çalışsın ya da çalışmasın "annelik mesaisi”
zaten uzun ve sorumluluğu yüksek, çok önemli bir iş.
Özellikle çalışan annelerin işi ise çok daha
zor. Onları asıl zorlayan işteki yoğun tempoları değil elbet…
Bizler için Mayer’in durumundan farklı
olarak "kadının yeri evidir” diye baktığımız ataerkil düşünce biçimimiz
yani kültürel engellerimiz de var... Bu engelleri aşan kadınlar ise bu sefer,
ülkemizin çalışan anneyi destekleyici bir çocuk bakım modeli sunamaması,
Amerika ve Avrupa’dan daha uzun çalışma saatleri, pahalı çocuk bakım hizmeti ve
çocuğu emanet edecek güvenilir ve eğitimli birini bulamamak gibi farklı
zorlukları karşılarında buluyor…
Şansı yaver gidip komşu ya da akraba
tavsiyesi ile güvenilir birini bulabilen anneler ise kendilerini çok şanslı
hissediyorlar. Bakıcının eğitimini ya da yetkinliklerini sorgulamaktan ziyade
en önemli kriter, güvenilirlik oluyor. Annesinden çok, bakıcısıyla zaman
geçiren çocuk için ilk yıllardaki eğitimi, bir birey olarak yetiştirilmesi
sonraki aşamalara bırakılabiliyor.
Mali yüke veya vicdan azabına yenilip
kariyerini yarıda bırakıp evde çocuk büyütme kararı veren çok kadın var. Bu
konuda yapılan birçok anket araştırmasını tesadüfen fark edince durumun ne
kadar da büyük kayıp olduğunu anlamıştım…
Düşünün, daha önce çalışmış ve şu anda
çalışmayan kadınların %44’ünün işten ayrılma nedeni, çocuk bakım hizmetleri
konusunda destek alamayışları!...
Son yıllarda çocuk bakımında farklı
alternatif olarak imdadımıza yetişen kreş hizmeti, yaygınlaşmaya başlamış olsa
da henüz makul ücretlerle karşımıza çıkamıyor. Kreş hizmetlerinin nitelikleri
ise ayrıca tartışılması gereken bir konu bence.
Ne yazık ki, yetkin, tecrübeli ve hatta iyi
eğitimli çalışan anne, bu kadar para ödeyip bir de kime emanet edeceği endişesi
yaşamak yerine, işten ayrılarak çocuklarına bakmayı tercih eder durumda
kalıyor…
Çalışan anneleri iş hayatından koparan
sorunları, ancak devlet desteği ve şirketlerin farklı yaklaşımıyla çözmek
mümkün. Özellikle bazı şirketler, yasal zorunlulukla birlikte kreş, çocuk
servisi, emzirme odası ve benzeri destekler ile çalışan annelerine destek olmak
için çözümler sağlayabiliyor ancak devlet politikaları ya da iş kanunu ile
sunulan izin hakları, sağlıklı bir annelik deneyimi sunacak yeterli seviyelerde
değil!
Ayrıca anne, yasal doğum izni süresince
sadece 110 gün için maaşının %67’sini alabiliyorken…
Daha fazla "Anne istihdamı” ve herkese
ulaşılabilirlik için özellikle devlet desteği ve oluşturulacak teşvik ve yeni
projeler gerekiyor.
Bu yılın başlarında bazı yasal düzenlemeler
ve sınırlayıcı şartlar ile aile teşvik paketleri ve Avrupa Birliği desteği
kapsamında evde bakım projesi açıklandı ama sosyal yaşama ya da yan menfaatlere
ne yazık ki çok yansıyamadı.
Çalışırken de mutlu çocuk yetiştirme
derdindeki annelerin hayatının kolaylaştırılması ve daha fazla desteklenmesi
dileğiyle…
Özlem Çakar
Memorial Sağlık Grubu İnsan Kaynakları Grup Müdürü