Asena Yalınız: Sosyal Medya ve İnsan Kaynakları
Çok değil 20 yıl önce, dünyanın her yerinden insanların birbiriyle anında haberleşebileceğini, hatta nerede olursak olalım cep telefonlarımızdan görüntülü olarak sohbet edebileceğimizi söyleseler güler geçerdik. Herkesin cebinde bir telefon olması bile uzak bir hayaldi birçoğumuz için. Kapıların otomatik olarak açılıp kapanması, Uzay 1999’da hayranlıkla izlediğimiz "uzay teknolojisi” sayesinde olabilirdi ancak… Öğrenciyken kütüphanelere gidip günlerce araştırıp yazarak yaptığımız ödevlerin yerini, evdeki bilgisayarda birkaç tıkla hazırlanan "sunumlar”, "projeler” aldı.
Bugün internet de, cep telefonu ve benzeri teknolojik aletler de günlük hayatımızın vazgeçilmezleri arasına girmiş durumda. Bu hızlı ilerleme, gelecekte nasıl bir değişim yaşayabileceğimizin de göstergesi…Internetin ve cep telefonlarının hayatımıza bu kadar çok girmesi, ister istemez sosyal medyayı da vazgeçilmezlerimiz arasına aldı. Sosyal medya "bağımlısı” olduk hepimiz. Kimimiz aktif kullanıyor, kimimiz pasif kalıp sadece izlemeyi tercih ediyor. Ama 7’den 70’e neredeyse herkesin bir sosyal medya hesabı var.
Bu eğilim, bireyleri olduğu kadar şirketleri de etkiliyor. Facebook, Twitter, LinkedIn, Foursquare gibi kanallardan uzak duran pek çok şirket, sesini duyurabilmek, kendin tanıtabilmek için buralarda boy göstermeye başladı. Yine de ülkemizde sosyal medyanın gücüne inanan şirket yöneticilerinin sayısı parmakla gösterilecek kadar az. Sosyal medyanın bu denli yaygınlaşması, hem çalışanları, hem şirketleri, hem de İK süreçlerini önemli ölçüde değişime uğrattı. İşe alımdan eğitime, iç iletişimden işveren marka iletişimine kadar insan kaynakları uygulamaları konusunda sosyal medyanın etkin bir kaynak olduğu tartışılmaz. Çünkü isteseniz de istemeseniz de şirket olarak zaten sosyal medyanın gündemindesiniz. Bazen şikâyetlerde, bazen memnuniyet ifadelerinde, bazen de birkaç kişi arasındaki sohbetlerde adınız geçiyor. Sosyal ortamlardaki varlığını etkin bir şekilde yönetmek isteyen şirketler, bu kanalları kullanmanın gerekliliğinin farkına varıyorlar.
İnsan kaynakları bölümlerinin, sosyal medyaya en hızlı uyum sağlaması gereken bölümlerden birisi olduğuna inananlardanım. Ne yazık ki pek çok şirkette İK sosyal medyayla en son barışan bölüm oluyor. Yeniliklere açık, alanındaki teknolojik gelişmeleri takip eden İK yöneticileri, şirketlerinde de bu uygulamaları hayata geçirebiliyorlar. Bu tür şirketler çalışanlarıyla, müşterileriyle, paydaşlarıyla iletişim kurmanın önemli bir yolu olarak görüyorlar sosyal medyayı. Çünkü bir yandan herkesin her an her şeyi paylaşabildiği bir ortam olan sosyal medya, aynı zamanda bireyleri de bir anlamda yalnızlaştırıyor. Herkes bir tuş kadar yakın ama bir o kadar da uzak…
Sosyal medya sağladığı fırsatların yanında verimlilik ve etik açısından da bazı sorular ve sorunlar getiriyor elbette. Bu nedenle de artıları ve eksileriyle sosyal medya gündemimizi oldukça uzun bir süre daha meşgul edeceğe benziyor... Çünkü ne onunla oluyor, ne de onsuz…
Sevgilerimle…
Asena Yalınız
Teknosa Genel Müdür Yardımcısı - İnsan Kaynakları