Atilla Akıncı: Kurumsal Değişim ve Fark Yaratma
Amerika’da başlayıp, Avrupa’ya hızla yayılan ve varlığını uzun bir süre daha koruyacağı beklenen kriz ortamı, kurumsal yapılar ve organizasyonlar açısından köklü değişimlere sahne oldu. Krizle öne çıkan ve finansal ağırlıklı konular arasında, bir süre gözardı edilen bu organizasyonel etki, sonraki süreçte, sadece batı ülkelerinde değil, tüm dünyada kendisini hissettirmeye başladı.
Bu değişim temelde, batılı dev şirketlerin, orta ve uzun vadeli planlarını rafa kaldırarak, kısa vadeli ve koruyucu özellikli planlara yönelmelerinden kaynaklandı. Kriz öncesi dönemlerde, 20 yıla kadar uzayan planlar yaparak, organizasyonlarını bu planlar çerçevesinde oluşturan ve eğiten batılı büyük şirketler, yok olma endişesiyle, kısa vadeli ve hatta günlük yaşamaya başladılar.
Çalışanları, kurumlara uzun vadeli bağlayan ve sahiplenme duygusunu geliştiren uygulamalar yerlerini, küçülerek varolmaya yönelik , kısa vadeli önlemlere bıraktı. Yani , yaşam korkusu ağır bastı..
Aslında bu değişimin, batının çalışanlara yaklaşımından oldukça uzakta ve patron şirketleri ağırlıklı bir özel şirket portföyüne sahibi olan, bizim gibi ülkeleri, ilk aşamada fazla etkilemediği düşünüldü . Ancak, globalleşmenin, batıdan, doğunun en gizli ülkelerine kadar yayıldığı günümüz dünyasında, olumlu veya olumsuz , hiçbir değişimden uzak kalınamazdı. Ülkemizde yatırım yapmış dev şirketlerdeki gelişmeler, birer birer batan uluslararası kuruluşlar, ülkemizdeki çalışma yaşamını da hızla etkilemeye başladı. Günlük ve korkuyla yaşayan şirketler, çalışanlar için de ciddi iş güvenliği endişeleri yaratmaya başladı.
Daha önce benzerini yaşamadığımıza inandığım ve gerek çalışanlar, gerekse şirketler için tüm alışılmış kuraları tekrar belirleyen bu yeni dünyanın sloganı :
Fark Yaratarak Değişemezsen Yok Olursun ..!
Yani, şirketler için var olabilmenin formülü: verimlilik x 2 , masraflar : 2 Olurken, geleceğin çalışma öncelikleri :
• Birleşim yönetimi,
• Panik yönetimi,
• İş basitleştirme teknikleri,
• Kurumsal yeterlilik ve artı değer analizleri,
• Kurumsal genlere dayalı butik yönetim sistemleri gibi korku üretimi uygulamalar olacak.
Çalışanlar ise, işe girişlerinden başlayarak, kariyerlerinin her aşamasında:
• Beklenti analizleri yaparak etkili iletişim kurma
• Fark yaratarak dikkat çekme ,
• Çalışanlar arası rekabette varolma,
• Ve benzeri yeni yöntemler kullanarak, kariyer savaşlarında var olmaya çalışacaklar.
Ben, ne şirketlerimizin , ne de çalışanlarımızın bu dünyaya yeterince hazırlıklı olmadıklarını düşünüyor ve bir an önce değişim için destek almalarını öneriyorum.
ATİLLA AKINCI
Yönetim Danışmanı