Köşe Yazarları

Dr. Habibe Akşit: Tanrıları Kışkırtmak
Dr. Habibe Akşit: Tanrıları Kışkırtmak

Zeus Altarı’na ulaşmak ve Kronos Oğlu’na hediyelerimizi sunmak için yürüyoruz. Çam ağaçlarının dökülmüş ve kurumuş iğne yaprakları, ayaklarımızdaki sandaletleri zorlarken; zeytin ağaçlarının ve kekik kokularının cesaret verici arkadaşlığı bizi yüreklendiriyor. Yolculuk uzun bir zihinsel sürecin, hatta artık olgunlaştığı düşünülen bir fonksiyonun tazelenme yolculuğu. Altara giden yol düşüncelerimizin netleşmesi için bize iyi geliyor. Belki de Altar bu yoldaki ilk adımda başlıyor. Belki yol da O’na ait. Bu yolculuk, onlarca yılın doğrularını, temel saydıklarımızı, bildiklerimizi, bir anlamda tüm ezberlerimizi, İKY’daki DNA’mızı oluşturan temelleri Kronos Oğlu’na sunmak için çıktığımız bir yolculuk. Yürüyor, düşünüyor ve her adımda listemizi gözden geçiriyoruz.

Düşüncelerimiz toprak yolda önümüze çıkan keçi sürüsüyle bölünüyor. Biz bir şey söylemeden, çoban "az kaldı” diyor. Dostça ve şükran duygusu ile onu selamlıyoruz. Keçilerin çıkardığı toz bulutu ağır ağır kaybolurken, çan sesleri de bulutlara karışıp, son tınılarını bize sanki "az kaldı, az kaldı” diye iletiyor.

Altar’a yaklaştıkça düşüncelerimizin ağırlığı ayaklarımızı zorluyor. Tanrılar Tanrısı’nı sunduklarımız memnun edecek mi? Sunacaklarımız, onlarca yılda, onlarca bilim ve iş insanının emeği ile yoğrulmuş bilgiler. Zeus onları makbul bulacak mı?

Sonu boşluğa açılan merdivenleri tırmanıyoruz. Sunaktayız. Zihnimizin tepsisi dolu. Uzaktan Edremit Körfezi bize mavi gözlerle bakıyor. Bilge zeytinler zihnimizin ellerini tutuyor. Burası Homeros’un Gargaron’u,çok pınarlı İda’nın en yüksek tepesi.

Tepsimiz, insan kaynakları yönetiminde bildiğimiz ve uyguladığımız yöntemler, onları oluşturan ilkeler, süreçler, odaklandığımız konular, kurum iklimiyle etkileşimimiz, işleri nasıl bir akışla yürüttüğümüz gibi sanayi devriminden bu güne öğrendiklerimiz ve 20 YY’ın son çeyreğinde öne çıkan İKY fonksiyonları ve gelişmeleri ile ilgili tepeleme dolu. Hepsini Kronos Oğlu’na zarif bir şekilde sunuyor ve O’ndan bizi daha yukarı taşımasını ve hep var olmayı, gene aynı zarafetle istiyoruz.

Gülümsüyor…

Onları sizden almayacağım ama dileklerinizi gerçekleştireceğim diyor. Şaşırdığımızı görünce gülümsemesi neredeyse tüm Gargaron’u sarsan tok bir kahkaha dönüşüyor. Onları almayacağım, çünkü geleceği onların üstüne inşa edeceksiniz ama bu eskinin devamı olmayacak. Dileklerinizin gerçekleşmesi için size vereceklerim var. Öncelikle”size bir çocuğun bakışını vereceğim”. Henüz biçimlenmemiş, algılarla kirlenmemiş. Böylece her şeyi ilk kez görüyormuş gibi yeniden tanımlama şansınız olacak. Bu sandığınız kadar kolay olmayacak. Onun için yolculuğunuzda size eşlik etmesi, adımlarınızdaki olumluluk ve kendinizdeki güveni pekiştirmesi için yüreğinize"cesaret”koyacağım. Son olarak da bütünselliği kaybetmemeniz ve hatta bu yeni durumda onu yeniden oluşturabilmeniz için "evrensel bir birleştirici” vermem gerekecek"sevgi”. O olmadan yolculuğu tamamlamanızneredeyse imkansız.

Kronos Oğlu bunları söyledikten sonra; uçup giden, tunç ayaklı, altın yeleli atlarının çektiği arabasına bindi, toprakla yıldızlı gök arasında uçtu atlar seve seve. Rüzgar getirdi son sözlerini "tazelenmek ve yeni sürgünler vermek için bunlar yeter” diyordu.

Kaynağı bol İda’nın en yüksek tepesinde yeniden başlıyorduk her şeye. Hiçbir şey aynı olmayacaktı, çünkü biz aynı değildik. Sunaktan inerken ilk adım en zoruydu, ama bakışlarımız farkında, adımlarımız cesur ve aldığımız her nefes bizi sevgiyle bütünlüyordu.

 

Anasayfa CV Oluştur İş Ara Aday Giriş İş İlanı Ver