Dr. Senay Kızılkaya: Ve Değişim Başlıyor…
Hayatta her şeyin bir yaşlanma, yıpranma zamanı oluyor. Evinize aldığınız masanın, oturduğunuz koltuğun, televizyonun… Her sabah kapısından girdiğimiz şirketin de tıpkı insan hayatı gibi zamanla yaşlandığını görebiliyorsunuz. İnsan ömrünün bir sınırı var elbette. Farklı olarak, şirketlerin ömrünü bir spiral gibi düşünmek lazım. Her inişte akılcı adımlarla tekrar yukarı çıkmak mümkün. Şirketinize yeniden ayağa kalkması için destek verebilmek koşullara adapte olabilme gücünüzü artırmaktan geçiyor. Bu da şirket içinde değişim ve dönüşüm sürecinin başlaması demek…
Uygulaması zor bir süreçtir değişim. "Değişim” çalışanların aklına ilk olarak yeniden yapılanmayla birlikte işten çıkartmaları getirir. Alışılagelmiş iş yapma şeklinin değiştirilmesi de pek hoşa giden bir durum değildir. Yeniyi öğrenmek zaman alır, emek ister. Değişim, yeni kuralların ve uygulamaların gerekliliğini hatırlatır. Bunlar bireylerin alışkanlıklarının yıkılması ve güvende hissettikleri alandan uzaklaşmaları anlamına gelir.
Değişim nettir. Önce "olumlu yaklaşım”la başlar, ardından kısa süreli bir "şok” yaşanır. Yeni durumun neden ortaya çıktığının ekiplerinize iyi anlatılması gerekir. Bunu "reddetme” takip eder. Yeni sistemin işlemeyeceğine, mevcudun daha akılcı ve uygun olduğuna dair inanışlar ekip içinde paylaşılmaya başlanır. Artan koridor dedikoduları sürecini "pazarlık” süreci takip eder. Bireylerde "ben ne yapacağım, benim menfaatim ne olacak” duygusunun açıklığa kavuşturulması önemlidir. Ekiplerle iletişim açısından kritik bir süreç başlar. Değişimle sadece şirket için değil, ekip ve bireyler için ne gibi menfaatler ve ileriye dönük fırsatlar olduğu iyi anlatılmalıdır. Ancak birey seviyesinde kabullenme ve katılımla sürdürülebilirlik sağlanabilir.
Pazarlık sürecini "öfke” takip eder. Değişime karşı direnişler, neden değişime ihtiyaç duyulduğunun açıklanması önemlidir. Ekipler içinde iletişime açık kişilerin değişime karşı duranları ikna edecekleri, değişimin hazmedildiği nispeten sancılı bir dönem başlar. Bu dönemde üst yönetim açık iletişim kurabileceği, mesajları net iletebilecekleri kanalları yaratabilmelidir. Öfkeyi "adapte olma” süreci takip eder. Artık ekipler yeni duruma uyum sağlama konusunda makul bir aşamaya gelmişlerdir. Yeni sistem ekiplerce "test edilir”. Kafalarda soru işareti kalmayacak şekilde iletişim etkin kullanılmalıdır. Yapılan değişikliklerle ilgili geri bildirim alabileceğiniz kritik bir süreç başlar. Test etme dönemi "değişimi kabullenme” ile son erer. Ta ki yeni bir değişim süreci başlayana kadar…
Değişebilmek önemlidir. Şirketlere yapısal esneklik kazandırır. Bugün her şeyin hızlandığı, ekiplerin esnek ve dinamik bir biçimde çalışabildiği, iletişimin aktif biçimde kullanıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Bilgi her zamankinden daha erişilebilir. İş hayatının hızı, şirket yapılarını buna adapte olmaya zorluyor. Değişebilen, esneyebilen kazanıyor. Hatta performans kayıplarınızın önüne geçebiliyor, başarı oranlarınızı artırabiliyorsunuz. Yatırımlarınızın geri dönüşündeki zaman kayıpları azaltılırken sürdürülebilirlik sağlanabiliyor.
Business Intelligence tarafından yapılan bir araştırma, şirketlerdeki değişimi gerçekleştirmek için atılan her 10 adımdan 7sinde istenilen sonuçlara ulaşılamadığını gösteriyor. Gartner Group tarafından yapılan bir başka araştırmada ise değişim için yapılan yatırımların %28’inin daha tamamlanamadan ortadan kaldırıldığını görüyoruz. Değişim yatırımlarının %46’sının belirlenen takvimin gerisinde ya da planlanan bütçenin üzerinde kaldığını da eklemeliyiz. Değişim için yapılan yatırımların %80’inin planlandığı şekilde uygulanamadığı gibi, birçoğunun da uygulamaya başladıktan 6 ay sonra iptal edilmekte olduğunu da belirtmek lazım.
Tüm bu araştırma sonuçlarına bakıldığında değişim yönetiminin son derece zor bir süreç olduğu net biçimde görülüyor. Başarılı bir değişim sürecinin şirket performansına ve başarı oranlarına katkısı ise değişimi göz ardı edemeyeceğiniz kadar yüksek. İhtiyacınız olan tek şey ekiplerinizi iyi dinlemek, yapılan çalışmaları zamanında ve açık bir biçimde anlatmaktan geçiyor. Değişimden korkmadan geleceği yönetebilmek dileğiyle…
Dr. Senay Kızılkaya
Novartis İnsan Kaynakları Direktörü