Erhan Hersek: Yeni Dönem İnsan Kaynakları
Geçen yüzyılda Dünya, o kadar hızlı kabuk değiştirdi ki, yeni yüzyılda iş hayatının bambaşka bir yöne gideceğini, ülkelerin ekonomilerinin bir bir çökeceğini söyleseler kimse inanmazdı.
Son dönemde, dünyada yaşananlara baktığımızda ülkelerin veya şirketlerinin birbirinden farklı olmadığını daha net görebiliriz.
Üreten, düşünen ve kendini sürekli yenileyen organizasyonlar, başarıya hızla ulaşıp üretimden gelen katma değerden daha fazla faydalanmaktadır.
Yeni dünyada artan rekabet ortamı ile birlikte nasıl bir organizasyon, nasıl bir şirket yönetimi ve nasıl bir kalıcılık sağlanacağı, stratejik planların en önemli konusu olacaktır. İşte bu noktada İnsan Kaynakları, bu kilitlerin açılmasında önemli bir rol üstlenecektir. Şirketlerin en önemli hazinesi olan yeteneklerin yönetilmesine rehberlik edecektir. Zira artan rekabet anlayışında, "Bilgi” en önemli kaynaktır.. Bilgiyi ortaya çıkaracak ve kullanacak olan organizasyonlarda, insan faktörü çok kritik bir öneme sahip olacaktır.
Özellikle rekabette üstünlük sağlamak isteyen şirketler, bunu yaratacak ve koruyacaktır. Anahtar çalışanları bünyelerine katmak isteyecek ve bünyelerinde bu yetenekleri tutmak için verecekleri mücadele yetenek savaşlarının doğmasına neden olacaktır. Bunun ilk öngörüsünü, 1997 yılında, McKinsey & Company, yaptığı bir araştırma ile ortaya koymuştur.
Peki bu kadar önemli yetenekler öğrenilebilir mi?
Uzun yıllara dayanan İK tecrübeme ve bilimsel çalışmalara göre, yeteneğin büyük ölçüde doğuştan gelen, kalıtsal, zihinsel ve bedensel bir güç olduğunu içtenlikle söyleyebilirim.
Genelde yetenek ile beceriler karıştırılmaktadır. Aralarındaki en büyük fark, becerilerin öğrenilebilir olması, kişiden kişiye aktarılabilmesi, buna karşın yeteneğin kişiye özel olmasıdır.
Örneğin; bir işin gerektirdiği teknik bilgi ve becerileri öğretebilirsiniz, bunun için gerekli olan zaman ve kaynaktır, fakat başarmak için gerekli olan arzu ve engelleri aşma isteğini öğretemezsiniz. Herkes resim yapabilir ama herkes bir Van Gogh ya da Picasso olamaz.
Peki, siz hangisisiniz? İnsan Kaynakları’nın aradığı, kurumun en değerli çalışanlarından birisi olup olmadığınızı öğrenmenin çok kolay bir yolu var. Aşağıdaki sorulara içtenlikle cevap verin. Eğer cevaplarınız evet ise hemen bizi arayın. Siz o az bulunan yetenekli çalışanlardansınız.
1) İnsanlar sizinle çalışmak istiyor mu? Sizden bir şeyler öğrenebiliyor mu?
2) Her koşulda her yerde, her türlü kültür ve çevrede başarılı olabiliyor musunuz? Çalışacağınız şirketi siz mi seçtiniz, yoksa şirket mi sizi seçti?
3) Sürekli değişim ve gelişim içinde misiniz? Yoksa sürekli aynı işleri mi yapıyorsunuz?
4) Şirketinizi her ortamda iyi temsil edebiliyor musunuz?
5) Sizi kısıtladıklarında, gelişmenize engel olunduğunda nefret duygunuz mu kabarıyor?
6) Etrafınızı değiştirip onlara rol model oluyor musunuz?
7) Herkes size güveniyor mu?
8) Bütün bunlara ek takım oyuncusu olmayı başarıyor musunuz?
Sorulara cevap verirken, cevaplarınızı yaşadığınız örneklerle destekleyebiliyorsanız, siz az bulunan yeteneklerden birisiniz.
Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in bir röportajında belirttiği gibi şirketinin en önemli 20 çalışanını işten çıkardığını varsaydığında, dünya devi önemsiz bir şirket olacaktır.
Kelle Avcıları, nadir bulunan bu yeteneklerin peşindedir, hatta bazıları çoktan keşfedildi bile. Fakat yetenekleri dışarıda aramaktansa, bunları içeride bulmak işletmeler için en büyük kazançtır. Zira en önemli yetenek yönetimi firmaya özgü ve tek olandır. Her firma kendisi için en önemli ve iyi yetenekleri bulup, onları bünyelerine katmak için çaba göstermeli, bunda da İnsan Kaynakları önder olmalıdır.
Bunu başaran şirketler rakiplerinden ayrışacak ve öne çıkacaklardır.
Erhan Hersek
Tekfen İnşaat İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı