ICF Türkiye Başkanı Naci Demiral ile Koçluk kavramı ve Nisan ayında yapacakları Koçluk Konferansıyla ilgili keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Dünya'da ve Türkiye'de giderek artan bir ilgiyle karşılanan "Koçluk Kavramı” bugün artık bir meslek olarak kabul görmekte ve geleceğin en önemli meslekleri arasında sayılmaktadır.
Koçluk çalışmalarında kişinin ve ekiplerin mevcut kapasitesini fark etmesi, kendi vizyonunu oluşturması, hedeflerine ulaşması, kendisini sınırlayan durum ve koşulları değiştirmek üzere adım atması ve öz değerlerini yaşaması amaçlanır. Bu süreçte yapılan çalışmalar ile kişiler kendi yaşamlarının liderliğini ele almış olurlar.
Yaşamın tüm alanlarında denge ve ahenk içinde olmak başarı için önemlidir. Bu açıdan koçluk çalışmaları tüm alanlarda gerçekleştirilir. Birey iş ya da özel yaşamında, kişisel gelişiminde, ilişkilerinde, koçluk çalışmaları ile farklı bakış açıları geliştirir, vizyonunu genişletir, daha esnek olmayı deneyimler ve yeniliklere uyum sağlama becerisini geliştirir. Engellerin üstesinden gelir, karşısına çıkan fırsatların farkına varır ve fırsatlar yaratma enerjisi bulur.
Hayatımızı "yaşamak” ile hayatımıza "liderlik etmek” arasında ne fark var? Hayatı sadece yaşadığımızda, sonuçların da doğal olarak başka faktörlere bağlı olmasına karşın, yaşamın kontrolu ele alındığında, ulaşılmak istenen hedeflere çok daha güçlü, bilinçli ve hızlı ulaşılacağı ve ulaşılmış olan sonuçtan da çok daha fazla tatmin olunacağı açıktır.
Bu bakış açısıyla, Uluslararası Profesyonel Koçluk Derneği (ICF Türkiye) olarak 14-15 Nisan 2015'de dördüncüsünü gerçekleştireceğimiz Koçluk Konferansı temamızı "LEAD YOUR LIFE” olarak belirledik.
Konferansımızda iş dünyasının yanısıra; spor, sanat, kişisel gelişim gibi yaşamın tüm alanlarında koçluk kavramının etkisini ve katkısını ele alacağız. Ulusal ve Uluslararası alanlarda deneyimli, konusunda uzman, değerli konuşmacılarımız bizlerle birlikte olacak ve birikimlerini paylaşacak.
CHRISTOPHER NEVILL
Gerçekliklerimizi değiştirebilir miyiz ve bu durum kadınlar ve erkekler için farklı mıdır?
Aslında soruların tamamı pandoranın imkanlar kutusu olarak adlandırabileceğimiz olguyu açmak için kullanılabilir. Efsaneye göreyse bu durumda bu olanaklardan hiç birinin kolay ya da rahat ulaşılabilir olması olası değildir. Fakat ben kutuyu açmaktan başka bir seçeneğimiz olmadığına inanırım ve "ne kadar erken o kadar iyi” ve kaçınılmaz bir huzursuzluk. Birisinin, bir zamanlar dediği gibi "konfor bölgenin bittiği yerde hayatın başlar”.
Bununla birlikte, başlangıç noktası olarak şu soruyu alabiliriz: "Kadınlar ve erkekler için farklılıklar var mıdır?” Bu soru tüm dünya toplumlarının en büyük hastalığını ortaya çıkarmakla birlikte, soru üzerinde derinlemesine çalışmaya başladıkça en güçlü şifayı da içinde barındırdığını fark ederiz.
Yüzeysel olarak kadın ve erkek az çok aynı gibi görünmektedirler – iki omuz, iki göz, iki bacak ve bu gibi... Çok çok farklı olan şey ise hayatın bize sunduklarına verdiğimiz tepkiler ve bu nedenle kadın ve erkeklerin hayatı idare ediş şekilleridir.
Günümüz şirketleri ve toplumunun, her çalışan ve bireyine benimsetmeye çalıştıkları, "herkese tek beden elbise” yaklaşımı düpedüz çalışmamaktadır. Toplumlarımız farklı farklı kaosların içerisindedir, ve şirketlerimiz de aynı şekilde... Bu iki durum da, erkek yönlü davranış şekillerini zorla kabul ettirmeye kalkışmalarından dolayı durumu daha da kötüleştirmektedir. Daha da endişelendirici olan şey ise eşitsiz oyundan şikayet etmek ve şikayet etmekten çok uzak olmaktır ve kadınların çoğu bu koşullar ile geçinebilmektedir. Daha kötüsü, bir çoğu maskülen davranış şekillerini ve standartlarını benimsemeye kalkışıp ofis kıyafetleri ile başlayan ve ortama uygun olmaya çalışan hazin birer taklit erkek olmaktadırlar.
Bu durum, rehberler ve mentorlar olarak en zorlu görevlerimizden biridir. İlk olarak, erkeklere, kadınların, haklı pelerinlerini takıp kadınsal güçlerini üstlenmeleri durumunda korkulacak bir şey olmadığı ile ilgili yeniden güven vermek. İkinci olarak ise, kadınlara, bu hakkın onlara doğuştan verilmiş olduğunu ve bu hakkı akıllıca, nazikçe ve sadece bir kadının yapabileceği bir zerafetle kullanmaları gerektiğini öğretmektir. Peki bir erkeğin ustalıkla kullanabileceği kılıca ihtiyacımız var mı? Belki de her zamankinden daha çok. Bu kılıcı parlak ve keskin tutacak kılıfa eşit olarak ihtiyaç duyarız. İnsanlık olarak, doğuştan gelen bir hakkımız olan ve Winston Churchill’in "geniş güneşli yayla” olarak adlandırdığı yere yol almak istiyorsak hayati olarak her ikisine de ihtiyacımız olacaktır.
SABINE DEMBKOWSKI
Katılımcılar sizin sunumunuzdan, kendi koçluk yöntemleri için neler elde edebilirler?
Bu sunum bir yerde, kendilerini, kuruluşların en yüksek noktalarında yönetici koçu olarak tanıtmak isteyen koçlar içindir diyebiliriz.
Bu sunum, yönetim birimleri ya da yönetim kurumları için bir program tasarlayıp teslim etmek için göz önüne alınması gereken konulara odaklanan bir sunum olacaktır.
Performanslar üzerinde, önemli ve ölçülebilir büyüklükte farklar yarattığı kanıtlanmış konulara değinilecektir.
Sizlerle tanışmak ve yönetici koçları ve yönetim kurulu üyelerinden oluşan bir topluluk oluşturmak için sabırsızlanıyorum.