Röportajlar

Polisan / Erol Mizrahi: Y Kuşağını Yenilikçi Fikirler Üretmeleri İçin Teşvik Ediyoruz
Polisan / Erol Mizrahi: Y Kuşağını Yenilikçi Fikirler Üretmeleri İçin Teşvik Ediyoruz
Polisan’da çalışan kişi sayısı nedir? Çalışan kişilerden kaçı Y kuşağından oluşuyor? Y kuşağını nasıl yönetiyorsunuz?

Polisan’da çalışan sayımız 1.370 kişi ve bu kişilerden 601 kişisi Y kuşağından oluşuyor. Y kuşağını yönetebilmek için onların özelliklerini ve temel yaklaşımlarını iyi anlamak ve buna göre bir yaklaşım sergilemek gerekir.Y kuşağının en önemli özelliklerinden biri teknolojiye duydukları ilgi ve yatkınlıklarıdır. Yöneticiler iş planlarını yaparken bu çalışanlarına teknolojiye dayalı becerilerini sergileyebilecekleri görevler verilmesine özen göstermesi gerekiyor. Y kuşağı ilişkilere büyük önem vermekte ve bu ilişkileri geliştirmek için çaba sarf etmektedir. Y kuşağı çalışanları, kendilerini yakından izleyen, destekleyen ebeveynler ile büyümüş olduklarından ve büyüklerinden sürekli özel ilgi gördüğünden, çalıştığı kurumda da aynı ilgiyi beklemekte, yöneticilerinden düzenli geri bildirim almaya ve onların tavsiyelerine ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle Y kuşağı çalışanlarla gelecek beklentileri hakkında konuşma, kariyer geliştirme olanaklarını değerlendirme, kariyerlerini planlamalarına yardımcı olma ve kendilerine farklılaştırılmış eğitim olanaklarının sunulması önem kazanmaktadır. Y kuşağı çalışanlar, çalışma koşullarında esneklik beklentisi içindeler. Dolayısıyla sıkı denetimden rahatsız oluyorlar ve motivasyonları olumsuz etkileniyor. Bu nedenle kendilerine güven duyulan ve keyifli çalışma ortamı yaratılması gerekiyor. Günlük işlerinin değişime olumlu bir katkı sağladığını görmeleri oldukça önemli olmaktadır. Bu nedenle iş ile ilgili konularda fikirlerinin alınması, çalışanı etkileyecek konularda söz hakkının olmasının sağlanması ile ona verilen değerin hissettirilmesi gerekiyor. Yenilikçi fikirler üretmeleri için teşvik edilmeleri, işleyişe sağladıkları katkıların takdir edilmesi motivasyonlarını olumlu etkileyecektir.

Doğru marka konumlandırılması için sizce hangi stratejiler belirlenmeli? Bu konuda çalışanlarınıza ne gibi sorumluluklar düşüyor?

"Pazarlama, pazarlama departmanına bırakılmayacak kadar önemli bir iştir.” Büyüyen pazar ve rekabet, pazarlama ve satışı o kadar önemli hale getirmiştir ki; dünyanın pazarlama alanında en önemli kişilerden P. Drucker yukarıda belirtilen ifadeyi kullanmıştır. Biz de Polisan olarak benzer stratejiyi güdüyoruz. Pazarlama ve satış nosyonunu en alt kademeden CEO’ya kadar her çalışanın sahip olmasının gerektiği bir kültür olarak görüyoruz. Polisan Holding’in tüketiciye konuşan en önemli iştiraki Polisan Boya’da marka konumlandırmamızı ezber bozan bir yola giderek oluşturduk. Türkiye ve dünyada ilk defa boya sektörüne farklı bir bakışla, boyanın tanımını ve konumlandırmasını değiştirerek " boya değil, ev kozmetik ürünleri üretiyoruz" konsepti ile ürünlerimizi "HOME COSMETICS" çatısı altında tüketici ile buluşturduk. Boyanın aslında bir külfet olmadığını, makyaj yapmak nasıl keyif veriyorsa evde boya yapmanın da bir o kadar keyifli olduğu bir dünya yarattık. Bu doğrultuda tüm çalışanlar stratejinin bir parçası olup etkili olacağını düşündükleri promosyon malzemesi önerisinde bulunmakta, çarpıcı fikirlerini paylaşmakta, sahada karşılaştıkları hatalı kurumsal uygulamalarının görsellerini ilgili departmanla paylaşarak sorumluluğunu yerine getirmektedir.

Polisan olarak yürüttüğünüz kurumsal sosyal sorumluluk projelerinizden bahseder misiniz?

2012 ve 2013 yıllarında Polisan Boya markamızın katkılarıyla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile Türkiye'de kadınların yaşadığı sorunlara dikkat çekmek ve kamuoyunu bilinçlendirmek amacıyla ' Her Ses Bir Nefes' ve ' Her Ses Bir Nefes 2' isimli KSS projelerimizi gerçekleştirdik. Mesleklerinde başarıları ve güçlü duruşlarıyla takdir kazanmış 58 ünlü kadının, Kenan Bahadır Derre'nin tasarım ve sanat yönetmenliğinde bir araya geldiği proje kapsamında Mart ayından itibaren birçok şehir ve AVM’de gerçekleşen sergiler aracılığıyla birincil hedef kitlemiz olan "Kadın” a giden yolda bu soruna dikkat çekmeyi başarmış bulunmaktayız. Projeler kapsamında Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın Dayanışma Merkezi Ofisi ve Kadın Sığınak’ları ile Genç Kız Sığınma Evi Derneklerinin yenilenme çalışması ve tadilatı yapılmış birçok ihtiyacı karşılanmıştır. Bu projeye paralel olarak geçtiğimiz Nisan ayında "aile içi şiddete” uğrayan kadınları biraraya getirerek dans atölye çalışmaları gerçekleştiren, bu yolla kadınları dansın iyileştirici ve dönüştürücü etkisiyle buluşturmayı amaçlayan ABD’li Gibney Dans Topluluğu’nu Türkiye’ye getirdik.



Anasayfa CV Oluştur İş Ara Aday Giriş İş İlanı Ver