İnsan kaynakları alanında kariyer yapmaya nasıl karar verdiniz?
Üniversite tercihimi yaparken ilgi alanlarıma göre hangi bölümü seçsem bana uygun olur diye araştırırken Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünü keşfettiğimi hatırlıyorum. Hem insana hem işe hem hukuka hem sosyal siyasete dokunan dolu dolu bir bölümdü. İnsan Kaynakları alanına uzman yetiştiren bu bölümü çok severek okudum, sonrasında da teorik bilgimi pratiğe dökmek üzere İK alanında çalışmaya başladım. 20 yıldır da işimi severek yapıyorum.
İnsan kaynakları alanında size ilham veren veya örnek aldığınız bir mentorunuz var mı?
Aslında bu zamana kadar çalıştığım yöneticilerimin hepsi çok kıymetli ve hepsinden çok şey öğrendim. Ancak JLL global ofiste çalışırken yöneticim olan Claire England, Katar’da birlikte çalıştığım Abid Butt ve Cigna Finans’ta ekibimizin liderliğini yapan Funda Temoçin’in bana ilham ve rol model olma noktasında yeri ayrıdır. Üçü de hala zaman zaman fikirlerine başvurduğum mentörlerim olarak hayatımda yerlerini koruyorlar.
Şu anki pozisyonunuza gelene kadar hangi rollerde çalıştınız?
Çok şanslıyım ki İnsan Kaynaklarının her fonksiyonunda çalışma şansına eriştim. Aslında bu benim için bilinçli bir şekilde planladığım bir yol yürümeydi. Mudo’da Öğrenme ve Gelişim Uzmanı olarak Akademi kurmayı doğru eğitim ve gelişim modellerinin kurgusunu yaratmayı, eğitim içeriği yazmayı öğrenerek başladım. Sonrasında Sabancı Grubunda İnsan Kaynakları Yöneticisi olarak çalıştığım dönemde tüm foksiyonları deneyimledim. Cigna Finans’ta Organizasyonel Gelişim ve Ücretlendirmeden sorumlu Müdür Yardımcısı idim, Daikin’de İnsan Kaynakları Müdürlüğü yaptığım. JLL’de yine Türkiye ofiste İK Müdürüydüm, sonrasında Türkiye, Ortadoğu ve Güney Afrika’dan sorumlu Yetenek Yönetimi Direktörü olarak çalıştım, bir süre sonra Avrupa bölge de bana bağlandı. Ardından Londra’ya gidip; JLL EMEA için Kapsayıcılık Çeşitlilik ve Ait Olma departmanını kurdum ve program direktörü olarak çalıştım. Ardından Doha, Katar’da İnsan Kaynakları Direktörü ve Yürütme Kurulu Üyesi olarak Assets Group için çalıştım. Şu anda da Sipay Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş.’nin İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışıyorum.
İnsan kaynakları alanında en gurur duyduğunuz başarınız nedir?
İnsan Kaynaklarının her alanında uzmanlaşmış olmak ve çok farklı milletlerden farklı coğrafyalarda çalışacak kültürel çevikliğe ve bakış açısına sahip olmak her zaman iftihar ettiğim bir konu oldu. Elde ettiğim deneyim, bilgi ve becerimi benden sonraki nesillere ilham olması açısından Yıldız Teknik Üniversitesi’nde verdiğim derslerde gençlerle paylaşıyor olmak da benim gurur duyduğum konular arasında.
İnsan Kaynakları profesyoneli olarak liderlik tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Hangi liderlik ilkeleri sizin için önemlidir?
Kesinlikle hizmetkâr ve koçvari liderlik olarak tanımlamam doğru olur. Benim için ekibime psikolojik güvenlik sağlamak, onların yaratıclıklarını kullanabilecekleri, kendileri olarak iş üretebilecekleri bir iş ortamında çalışmalarını sağlamak çok önemlidir. Ekibimin özgüvenli bir şekilde sorumluluklarının bilincinde, hata yapma endişesi duymadan, hesap verebilirlik çerçevesinde çalışmalarını sağlarım ve engelleri hızla önlerinden kaldırırken; ihtiyaç duydukları her an yanlarında olduğumu hissettiririm. Onları dinlerim, anlamaya, büyük resmi göstermeye ve kendimi doğru anlatmaya çalışırım. Mutlu ve ait hisseden ekip üyesinin katkısının yerini hiç birşey tutamaz ve ben ekibin takım olabilmesini çok önemsiyorum. Her zaman birbirine hiç benzemeyen kişilerden ekipler kurarım; çünkü çeşitlilik renklilik, renklilik yaratıcılık, yaratıcılık üretkenlik, üretkenlik de verimlilik ve başarı getirir.
Yapay zekanın İK alanında kullanılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yapay zekânın İnsan Kaynakları alanında kullanımını çok önemsiyorum. Yapay zekâ artık hayatımızın önemli bir parçası ve onu süreçlerimize ne kadar kuvvetli bir şekilde entegre edersek verimi o kadar çok arttıracağız. Biz kurduğumuz her sistemde yapay zekâyı nasıl kullanabilirizi düşünerek yola çıkıyoruz. Mesela şu anda performans sürecimizde OKR’lerimizin kalite kontrolünü yapay zekâ ile yapıyoruz. Geri bildirim sistemimizde yazılı geri bildirim verirken de geri bildirimin daha da şık hale getirilmesinde yine yapay zekâdan yardım alıyoruz. İnsan Kaynakları süreçlerimizin her geçen gün daha da iyiye gitmesinde yapay zekayı sürece dahil etmeye devam edeceğiz.
Performans yönetim süreçlerini iyileştirmek için ne gibi yenilikçi yaklaşımlar kullanıyorsunuz?
Sektörün hızlı oyuncularından olan şirketimizde performans odaklı bir yaklaşım benimsedik. Sipay PerformX sistemi kapsamında ilk olarak Yönetim Kurulu Başkanımız ve Genel Müdürümüzle şirketimizin Hedeflerini ve Anahtar Sonuçları (OKR’leri) belirledik. Sonra şirketimizin üst yönetim ekibi ile toplandık ve tüm departman hedeflerini hizaladık. Bu doğrultuda şirketimizdeki tüm çalışanların baştan sona aynı hedefe koştuğu bir kurgu yarattık. Tüm çalışanlarımızı eğittik; şirket içerisinde her çalışanın organizasyonumuza nasıl katkı verdiğini görmesini sağlayan bir yazılım ile de süreci sürekli açık ve canlı tutuyoruz. Hedef ilerlemelerimiz net bir şekilde izlenebiliyor ve yöneticilerle çalışanlar sıklıkla bir araya gelip hedefler üzerinde konuşup; gözden geçirmelerde gerekli değişiklikleri, güncellemeleri ve eğer hedef geçerliliğini yitirmişse hedefi kaldırmayı seçebiliyorlar. Biz her çalışanın kendi performansından ve gelişiminden, dolayısıyla da hep birlikte Sipay’in performansından ve gelişiminden sorumlu olduğu kollektif yenilikçi bir modele inanıyoruz.
Şirketinizde çalışmanın diğer şirketlere göre farkı nedir?
Sipay’de çalışmanın en önemli farkı burada hayallere sınır koyulmaması. Sipay’de çalışanlar potansiyellerini performansa çevirebilmek için sonsuz şekilde desteklendikleri, fikirlerini özgürce paylaşabildikleri, insanın önceliklendirildiği bir yapıda çalışırlar. “Önce insan” felsefemiz ile her zaman çalışanlarımızın huzur ve mutluluğunu, gelişimini ve çalışma konforunu nasıl arttırabileceğimizi, Sipay’i nasıl daha da ileriye taşıyabileceğimize odaklanıyoruz.
Şirketinizin uzun vadeli insan kaynakları vizyonunu nasıl tanımlarsınız?
Sipay global operasyonları ile yurtdışında da adını duyurmaya başlamış bir şirket. Bu noktada İnsan Kaynakları vizyonu olarak insanları, mekanları ve teknolojiyi entegre etmek bizim ana vizyonumuz olarak ön plana çıkıyor. Çalıştığımız farklı cografyalarda, farklı kültürlere ve farklı müşterilerimize yüksek standartlarda aynı hizmeti sunabilen, teknolojiyi en doğru ve verimli şekilde kullanan yeteneğimizden aldığımız gücümüzle her geçen gün başarılarımızı katlayarak arttırmak istiyoruz.
Şirketinizin insan kaynakları stratejilerinde şu anda en önemli öncelikler nelerdir?
En önemli gündemimiz geleceğe hazırlanırken, anı kaçırmamak. Şu anda hem yetenek hem ihtiyaçlar hem de teknolojinin çok hızla şekil değiştirdiği bir döngüden geçiyoruz. Bu anlamda hem yeteneğin hem organizasyonun hem piyasanın ihtiyaçlarını doğru anlamak ve bu anlamda şirketin önünden koşabilmek bizim için çok önemli. Dijitalleşme ile İK’nın operasyonel süreçlerini en aza indirdiğimiz; yapay zeka dahil, teknolojik gelişmeleri sürece azami ölçüde dahil ettiğimiz, çalışanlarımızın gelişimini ve bağlılığını koşulsuz desteklediğimiz bir iş yeri yaratmak önceliğimiz.