Röportajlar

Tayfun Talipoğlu: Bir Kuşak Onunla Büyüdü
Tayfun Talipoğlu: Bir Kuşak Onunla Büyüdü
Kargoculuk, düğün salonlarında solistlik gibi birbirinden farklı işlerden sonra, Milliyet gazetesinde muhabirlikle gazeteciliğe ilk adım… Kariyer basamaklarınızı kısaca anlatır mısınız?

Zorunlu olarak birçok farklı meslekle ilgilendim. Siyasi nedenlerden dolayı kaymakam olamadığım için gazete gazete dolaşıp bu durumu şikayet ediyordum. Baktım ki ben iyi şikayet edebiliyorum çünkü şikayet etmek bir sanattır. Bodoslama şikayet ederseniz kimse dikkate almaz ama satır aralarında uzun bir sürece yayarak bunu yaparsanız haksızlığı herkese anlatabilirsiniz. Bir gün Milliyet gazetesine gidip, Mümtaz Sosyal’a gazeteci olmak istediğimi söyledim. Bugün yarın derken 8 ay kapısını aşındırdım sonunda bir tek gece muhabirliği boş dedi. Derya Sazak’la konuşup, beni gece muhabirliğine aldılar. Türkiye’nin özel televizyonlara geçen ilk muhabirlerindenim. Bu noktada başta konuştuğumuz sahne tecrübem işe yaradı.

Mesleğinizin keyifli yanları nelerdir? Bu mesleğe yeni başlayacak gençlere önerileriniz neler?

Türkiye’de herhalde yaptığı işten keyif alan birisi varsa o benimdir. Yaptığım işten kastım gazetecilik değil, Bamteli’nden Yol Öyküleri’nden mutluyum. Mesleğimin bana en büyük getirisi olarak yediden yetmişe insanların sevgisini gözlemliyorum. Her şeyi satın alabilirsiniz fakat sevgiyi parayla satın alamazsınız. Ben insanlardan bu olumlu elektriği hep alıyorum, çok azdır elektriğin tutmadığı. Öyle durumlarda da ben fark etmezliğe gelirim zaten. Gençlerin ise işinin zor olduğunu düşünüyorum, ama yapılmayacak bir şey değil. Bir kere onlara bu mesleği niye seçtiniz diyenlere inanmasınlar. Bizim meslekte olanlara hep aynı şeyler söylendi, bundan yılmasınlar. İkinci en önemli nokta ise erken evlilik bu meslek için maalesef ölüm demektir. Çünkü ne kadar özgür yaşarsan yaşa muhabirliği baltalayan bir şeydir. Yani hem iyi yaşantın olsun hem de gazeteci olayım yoktur, zordur yani. 

Uzun yıllardır ekranlarda kalabilmeyi başaran Bamteli’nin başarısını neye bağlıyorsunuz?

Aslında ben Bamteli’nin benzerini haberlerde yapıyordum fakat süre olarak uzun kalıyordu. Doğal olarak haber bültenine sığamayınca, yapılacak tek bir şey var ben program yapmalıyım dedim. Bana kimse şunu gel yap demedi, sponsorlarımı dahi kendim buldum. Herkesin ve bazılarının anlattığı gibi bu işten büyük paralar kazanmadım. Para kazandığım yer, oynadığım reklam filmleridir. Bamteli içinse bir kuşak benimle büyüdü diyebilirim. 18 yıldır ekranlardayım. Mardin’in Kavaklı ilçesinde bir öğretmen ‘abi sen sanki 100 yıldır varmışsın gibi’ dedi. Ben kimseyi haberlerimde yargılamadım, sorgulamadım. Yaşam biçimlerini ekrana aktardım, bir belge sundum insanlara. Bundan yüz yıl sonra bu tarihlerde insanlar nasıl yaşamış diye sorduklarında ortaya bu çıkacak. Twitter’da siyasi konularla ilgili bir yorum yapıyorum, anında takipçilerimden biz seni yollarda seviyoruz, sen böyle yorumlar yapma diye Twitlerler geliyor. Beni aileden bir adam sayıp, kendi siyasal görüşüne ters düşmek istemiyorlar.

Muhabirlik döneminizde başınıza gelen en ilginç anınızı paylaşır mısınız?

Bizim zamanımızda gazeteci arkadaşlarımın mutlaka bir veya iki lisan bilmeleri gerekiyordu. Bunu klasik olsun diye söylemiyorum, başıma geldiği için söylüyorum. Ben mülkiye mezunuyum dolayısıyla herkes benim çok uzun süre yabancı dil bildiğimi sanıyordu. Bir gün Derya Sazak Brüksel’den beni arayarak telefon kapanırsa beni mutlaka ara buradan dedi ve o kadar dua etmeme rağmen telefon kapandı. Tekrar aradım, telefonun karşında Fransızca konuşan bir kadın var. O kadar iyi konuşuyor ki Fransızca bilsem anlayamam. Bütün büro başıma toplandı, bir arkadaşımda oğlum kadına sorsana Do you speak English diye dedi. Dedim diyeceğimde ya kadın Yes derse ne yapacağım :) Hepimizin "Yes” denildiği bir noktası vardır, orada hazırlıklı olmalıyız. Orada mazeret yok. 
Anasayfa CV Oluştur İş Ara Aday Giriş İş İlanı Ver